Antalya'da teknesi olan ve 20 Mart tarihinde teknesi batan Yasemin Durukan, 'Yardım beklediğim makamlardan kolaylık yerine zorlukla karşılaştım' dedi.
Ajansımıza bizzat ulaşarak sıkıntılarını dile getire Antalyalı tekne sahibi Yasemin Durukan bir dizi sıkıntı yaşadığını dile getirerek zararlarının yerinde görülmesi için tespit davası açtığını bildirdi.
Antalyalı tekne sahibi Yasemin Durukan; "Ben Antalya balıkçı barınağından yazıyorum adım Yasemin Durukan Tarım il müdürlüğü tarafından kooperatife atanan kayyumla iletişim kuramadığım için cimere yazmamdan dolayı kişisel husumet beslenildi ve teknem kayyumun kişisel husumeti olduğunu düşündüğüm sebepler yüzünden teknem battı" diyerek ıstırabını dile getirdi.
Ayrıca Durukan; "20 Mart'ta teknem battı sahil güvenliğin fırtına uyarısına rağmen daha önce iki kez iç iskelelerden aranarak çıkartıldım.
20 Mart'ta teknenin kamerasına ulaşamadım tekneye gidip baktığımda video çektim 13.49 eşime attım ben barınaktan çıktıktan 15 dk sonra tekneniz su alıyor denildi, geri döndüğümde teknem suya batmıştı.
Teknem battıktan sonra karaya alındık, sonrasında yine bana zorlukları devam etti teknenin içinde kalan suyu 1 tonluk taşınabilir su deposuna koymamıza rağmen barınak tarafından alınmadı,dilekçe vermemiz istendi ,dilekçe vermeye eşim ve kaynım giyrikten sonra personel tarafından dilekçeye gerek yok atığın önüne götürün alırız denildi, kaynım; "sayaç bozukmuş dilekçe vermemiz istendi" dedi. Personel, kayyumla görüştükten sonra, 'kendiniz bertaraf edecekmişsiniz kayyum öyle diyor' şeklinde cevap aldık dedi.
Antalya Su ve Atıksu İdaresi ASAT'a kayıtlı daha önce de barınağın atıklarını alan vidanjör firmasını çağırdım engel olunmak istendi. 'Kayıt belgeniz var mı' diyerek vidanjör personeline engel olunmak istendi. Eşime tehditvari konuşarak 'ceza gelirse silsile usulüyle sizden alırım, faturanızı isterim' dedi.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek zararımızı delil tespit davası açtım.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde zararımızı delil tespit davası açtım ama dosyam hala savcının önünde bekliyor. Kayyum olarak atanan kişiler memur olarak görev yapıyor. Tahminime göre 1 milyondan fazla zararımız mevcut tespit davası sonucunda anlaşılacaktır.
Kayyum ataması yapıldıktan sonra bazı imtiyazlı olduğunu düşündüğümüz kişiler hariç bir çok kişinin sözleşmesi yapılmadı ve balıkçı tekneleri hariç kara bakımına çıkmasına müsaade edilmedi. Defalarca Kayyum yönetimi ile sorunların çözümü için iletişim kurmaya çalışmama rağmen iletişim kuramadım. Bunun üzerine çözüm yolu bulunması için CİMER'e yazı yazdım. Sonrasında motor arızası ve hava muhalefeti nedeniyle teknesini kara bakımına çıkaran balıkçı arkadaşımın yerine bağladım ve bunu Kayyum yönetimine bildirdim. Kayyum yönetimi bana "bağladığın yere balıkçı tekneleri gelecek, tekneni oradan çek, yoksa olacaklardan sen sorumlu olursun" şeklinde tarafımıza konuşuldu. Bana bunu söylediği aynı gün oraya imtiyazlı özel tekneler bağlandı. Ve hiçbir zaman oraya bir tane bile balıkçı teknesi gelmedi. Daha sonrasında yine teknesi Kara bakımında olan başka bir balıkçı arkadaşımın yerine motor arızası nedeniyle bağlamak zorunda kaldım. Yerine bağladığım arkadaşım bana Nisan sonuna kadar burada kalabilrisin ağır kış şartlarını burada geçirebilrisin dedi.
Kayyum yönetimi beni aramak yerine oradaki başka bir tekne sahibi ile haber gönderip bizi cimere şikayet edenlerin orada işi yok. Alsın teknesini oradan diye haber gönderdi. Benim tüm iletişim bilgilerim kendilerinde mevcut olduğu halde üçüncü kişiler ile haber gönderildi. Ben de mecburen teknemi kış şartlarına korunaksız olan mendirek tarafına bağlamak zorunda kaldım. Daha sonra 20 Mart'ta şiddetli fırtına nedeniyle teknem battı. Göz göre göre beni kış şartlarında korunaksız yere bağlatarak teknemin batmasına sebep oldular. Teknemin battığı gün iç iskelerde otuzdan fazla tekne bağlanabilecek boş yer vardı. Fakat beni içeri almadılar. Tekneyi 9 yaşındaki oğlumuz için almıştık. Teknenin ismi de oğlumun ismiydi. Tekne batınca ben ve çocuğum travma geçirdik Psikolojik tedavi görmek zorunda kaldık.
Teknem battıktan sonra bile Kayyum hasmane davranışlarını devam ettirdi. Tekne battıktan sonra onarım için tekneyi karaya aldım. İçinde kalan Deniz suyunu taşınabilir römork üzerindeki bir tonluk tanka boşalttım. Bu suyu barınağın atık tesisine vermek için bir çok defa telefon ettim her seferinde haber vereceğiz deyip oyaladılar. En son sayacımız arızalı dediler. Böyle olunca duruma resmiyet kazandırmak için dilekçe ile başvurmak istedim. Barınak ofisine gittik. Bu tip işlerle yetkilli olan personel yazılı başvuruya gerek yok. Madem ki taşınabilir römork üstünde getirin atık tesisimize oradan atığınızı verin dediler.
Biz de sayacınız arızalıymış dedik. Personel hayır sayacımız arızalı değil dedi. Biz yine de yazılı olarak başvuralım dedik. Yazılı başvuru sonrası personel Erkan Biçer'e durumu söyledi. Erkan Biçer'den gelen yanıt biz atığı alamıyoruz kendileri bertaraf edecek şeklindeydi. Ben de buna istinaden barınağın atığını sürekli alan yetkili asat'ın vidanjörünü çağırdım. Vidanjörü kapıdan içeri almak istemediler zorluk çıkardılar. Ben de Sahil güvenliği arayıp attığımı veremiyorum dedim. Bunun üzerine vidanjör içeri girdi. Atık vermeye çalışırken Erkan Biçer yanında palamar personeli ile birlikte gelip yetki ve sorumluğunu aşarak bizi tehdit etmeye ve işi yokuşa sürmeye çalıştı. Vidanjör şoförü ve bana karşı size ceza yazdırırım şeklinde tehdite varan sözler söyledi. Ben bu safhada sadece adaletin tecelli etmesini ve zararlarımın tazmin edilmesini bekliyorum" şeklinde sözlerini tamamladı.
e-ha