ANKARA (e-ha) – Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Ankara Pursaklar Fen Lisesi'nde okul öncesi ve sınıf öğretmenlerine sınıf içi rehberlik mesleki gelişim konulu ders verdi.
Anaokulu ve sınıf öğretmenlerine yönelik olarak düzenlenen "Sınıf İçi Rehberlik" mesleki gelişim programının ilk dersini Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk verdi. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında öğretmenlik yaptığını hatırlatan Selçuk, uzun yıllar üniversitelerde bu alanda çalışmalar gerçekleştirdiğini anlattı. Her öğrencinin ilgi, yetenek ve becerisinin tanınmasının önemine işaret eden Selçuk, "Çünkü bizim bütün çocuklar için aynı paketi vermeye değil, her çocuğun ihtiyacını ve kişisel birikimini, ilgisini, becerisini, yeteneğini dikkate alan, kişiselleştirilmiş bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Öğrenciyi tanımadan önce öğretmen olarak kendinizi tanıma sürecinizi daha fazla öne almanızda fayda var. Bizim ilk işimiz öğretmen olarak kendimizi tanımak ve arkasından çocukları tanımaktır" diye konuştu.
Sınıftaki bir çocuğun ayaklarının üstüne oturması, ders dinlerken dizini sallaması, bakarken sürekli çenesini yukarıda tutması ya da göz teması kurmaması, ders esnasında boynunu ovalaması veya ders bitmeden 5 dakika önce topladığı çantasını kucağına alarak çıkmayı beklemesi gibi tüm davranışlarının bir anlam ifade ettiğini dile getiren Selçuk, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir çocuk eğer sürekli dizini sallıyorsa ders esnasında bir hareket ihtiyacı olduğunu ve serotonin salgılama gereksinimi bulunduğunu söyleyebiliriz. Ya da bir çocuk sürekli olarak sınıf içerisinde ayağa kalkıp ya da ikide bir eğilip çantasından bazı eşyalarını alıp tekrar koyma, alıp tekrar koyma biçiminde mükerrer davranışlar gösteriyorsa o zaman onun yine bir hareket ihtiyacı içinde olduğunu görebiliriz. Ya da bir çocuk ders esnasında asla göz teması kurmuyorsa, öğretmeni izlemiyorsa bunun başka bir anlam taşıyabileceğinin farkında oluruz. Ya da bir çocuk dizlerinin ya da ayağının üstüne oturma gibi bir çabası varsa yine fiziksel öğrenme becerisinin daha yüksek olduğunu tahmin edebiliriz. Bunun gibi çok sayıda sözel olmayan davranışlar var."
Selçuk, çocukların sınav esnasında tavana mı yoksa yere mi bakarak düşündüğü, karalama yapıp-yapmadığı, yazarken kaleme ne kadar bastırdığı, kağıdın bütününü mü yoksa bir bölümünü mü kullandığı, çok küçük veya büyük yazması gibi gözlemlerin öğrenciyi tanımakla ilgili olduğunu anlattı.
"PROBLEM ÖNCEDEN KESTİRİLEBİLİR"
Selçuk, ders anlattığı sırada iki öğretmenin dizini sallayarak oturduğunu fark etmesinin ardından bunun hareket ihtiyacından kaynaklanan bir davranış olduğunu, bu öğretmenlerin teneffüse çıkıp geri gelebileceklerini kaydetti. "Eğer biz bütün bu davranışları anlayabilirsek iki dakika sonra hangi çocuğun bir problemle karşımıza çıkacağını önceden kestirebiliriz" vurgusunu yapan Selçuk, diğer sözel olmayan davranışlarla ilgili şu tespitlerde bulundu:
“Boynunu ovalayan bir çocuk, 'Bir sıkıntı yaşayacağım, şu anda çok iyi değilim, kendimi rahatlamaya çalışıyorum' diyordur. Bir an önce çıkmaya çalışan çocuk sıkıldığını gösteriyordur. İkide bir arkadaşının sırasına gidip onunla etkileşime girmeye çalışan çocuğun sosyal etkileşim ihtiyacı vardır. Biz aslında özet olarak sınıf içerisindeki herkesi izleyebilir, gözleyebilir, değerlendirebiliriz. Ve yüzlerce ipucu var. Tıpkı bir pilotun kokpitteki yüzlerce düğmenin hangi anlamı taşıdığını biliyor olması gibi sınıfta da hareketlerin, eylemlerin, davranışların, hepsinin bir anlamı olduğunu ve çocukları bu şekilde tanıyabileceğimizi ortaya koyabiliriz."
e-Haber Ajansı (e-ha)