Ademya Devleti Felsefesi'ne insanlığın neden ihtiyaç duyduğunu anlamak için önce dünyadaki mevcut düzenin yarattığı sorunlara bakmak gerekir. Bugünkü ulus-devlet sisteminde, vatandaşlık bir “doğum piyangosu” gibidir:

Kimin nerede doğacağı tamamen tesadüf, ama hayatının hakları, özgürlükleri ve fırsatları bu tesadüfe bağlıdır.

İşte Ademya felsefesinin ihtiyaç doğuran temel nedenleri:

1. Vatansızlık Sorunu

Birleşmiş Milletler verilerine göre milyonlarca insan hiçbir devletin vatandaşı değil. Bu kişiler doğumdan itibaren hukuken “yok” sayılıyor.

Kimlik belgesi olmayınca eğitim, sağlık, seyahat, mülkiyet gibi temel haklara erişilemiyor.

Ademya, “Doğmak için kimseden izin alınmaz” ilkesiyle, doğumu tek meşruiyet kaynağı kabul ediyor.

2. Sınırların ve Milliyetçiliğin Yarattığı Ayrımcılık

Siyasi sınırlar doğal olarak ayrımcılık yaratıyor: Sen buradan, ben şuradan mantığı insanları bölen bir zihniyet üretiyor.

Ademya, coğrafyayı bütün olarak kabul ediyor; “yeryüzünün tamamı ve denizler” tüm vatandaşlarına ait sayılıyor.

Bu, doğrudan barışçıl bir dünya vizyonunu destekliyor.

3. Barışa Kalıcı Bir Yaklaşım

Ulus-devletlerin orduları var ve çıkar çatışmaları savaşa dönüşüyor.

Ademya “ordusu olmayan” bir devlet olarak, savaşı bir yönetim yöntemi olmaktan çıkarıyor.

Bu, insanlığın geleceği için güvenlik anlayışının silahsız biçimde yeniden tanımlanması anlamına geliyor.

4. Ekonomik Erişim ve Fırsat Eşitliği

Banka hesabı, iş kurma, seyahat etme gibi haklar vatansız ya da kimliksiz insanlar için çoğu zaman imkânsız.

Ademya’nın altın ve gümüşe dayalı para anlayışı, küresel spekülasyonlardan bağımsız bir ekonomik güvence sunuyor.

5. Teknoloji ve Şeffaflık ile Yönetim

Ademya, şeffaf ve teknoloji tabanlı bir yönetim modeli hedefliyor.

Kararlar ihtiyaca göre alınıp değiştirilebiliyor; değişmeyen tek “kanun” ise tabiat kanunları.

Bu, bürokrasinin hantallığını ortadan kaldırıyor.

6. Evrensel Aidiyet ve Kimlik

Mevcut sistemde pasaport, bayrak ve vatandaşlık birer ayrım aracına dönüşebiliyor.

Ademya’nın kare beyaz bayrağı tarafsızlık, barış ve eşitliği simgeliyor.

Böylece, insan önce “yeryüzünün vatandaşı”, sonra diğer kimliklerin taşıyıcısı olabiliyor.

Özetle:

Ademya Felsefesi, insanlığın yapay ayrımlardan kurtulup doğuştan sahip olduğu haklarla, sınırlar ötesi bir özgürlük içinde yaşamasını hedefliyor.

Bu, vatansızlar için yaşamsal bir kurtuluş; devletli olanlar için ise insanlığın ortak geleceği için daha barışçıl ve adil bir düzen demek.

ADEMYA NEDEN VAR OLMALI?

Çünkü doğmak için kimseden izin almayız.

Çünkü doğduğumuz yer, özgürlüğümüzü belirlememeli.

Çünkü hiçbir insan “yok” sayılmamalı.

Biz, vatansız doğanların sesiyiz.

Biz, sınırların ötesinde yaşayan bir halkız.

Biz, yeryüzünü ortak coğrafya bilenleriz.

Ademya;

Toprağı olmayan, ama dünyayı vatan bilen devlettir.

Ordusu olmayan, ama barışı koruyan devlettir.

Kanun yerine tabiatı rehber alan devlettir.

Biz inanıyoruz ki:

Her insan kimlikten önce insandır.

Her doğum, vatandaşlıktır.

Her insan, Ademya vatandaşıdır.

Ademya var olmalı,

Çünkü insanlık, bölünmekten değil birleşmekten güç alır.

Çünkü özgürlük doğum hakkıdır.

Çünkü geleceğimiz barışla yazılmalı.

ADEMYA – Vatansızların Devleti, İnsanlığın Ortak Evi.

e-ha