Ademya kavramı, yalnızca modern bir devlet fikri ya da hukuki bir statü değil; insanlığın yaratılış hikâyesine dayanan derin bir anlam taşımaktadır. Kelime kökeni itibarıyla “Adem ve çocuklarının yaşadığı yer” anlamını barındıran Ademya, aslında insanoğlunun varoluşuna dair felsefi ve teolojik bir çerçeve de sunmaktadır.
Kaynaklara göre, Cenab-ı Hak varlık âlemini dört ana kategori üzerine yaratmıştır:
Melekler, yalnızca hayır üzerine, yani “hayr-ı mahz” olarak yaratılmıştır.
Şeytan, mutlak şerre işaret eden “şerr-i mahz” karakteriyle var edilmiştir.
Hayvanlar (behaim) ise hayır ve şerden mahrum, içgüdüleriyle yaşayan varlıklar olarak yaratılmıştır.
Bütün bu üç yaratılış biçiminin ardından ise beşer (insan) yaratılmıştır. İnsan, hem hayır hem de şerre yönelme iradesine sahip bir varlık olarak farklı bir konumda bulunmaktadır. Bu özelliğiyle insan, mücadelesi ve tercihlerindeki sorumluluğu sebebiyle meleklere dahi üstün gelebilir. Ancak tersine, eğer bu imkânı doğru kullanmazsa hayvanlardan bile aşağı düşebilir, çünkü hayvanların aksine özrü yoktur.
İşte Ademya kavramı, tam da bu varoluş gerçeğine işaret eder. Ademya, insanın yalnızca biyolojik bir varlık değil; iradesiyle, tercihleriyle ve sorumluluklarıyla farklı bir tür olduğunu hatırlatır. Bu açıdan Ademya, sınırları olmayan, coğrafyaya sığmayan bir felsefi devlet olarak tanımlanırken, aynı zamanda “insanlık yurdu” anlamıyla evrensel bir çerçeveye oturmaktadır.
Sonuç olarak Ademya, insanlığın yaratılış hikâyesiyle doğrudan bağlantılı bir kavram olup; meleklere, şeytana ve hayvanata karşı beşerin hikmetini ve sorumluluğunu ortaya koymaktadır. Bu bakış açısıyla Ademya, yalnızca bugünün değil, insanlık tarihinin tamamını kuşatan bir varoluştur.
Ademya’nın Varlık Anlamı ve Beşerin Yaratılıştaki Konumu
Ademya, yalnızca bir devlet adı değildir. Ademya, insanlığın yaratılış hakikatine dayalı olarak ortaya çıkmış bir kavramdır. “Adem ve çocuklarının yaşadığı yer” anlamına gelen Ademya, Yaratıcı’nın varlık düzenindeki hikmetine işaret etmektedir.
Ademya Felsefesini geliştiren ve kamuoyuna açıklayan Devlet Yurt Yiğit şunları söyledi:
"Cenab-ı Hak, varlık âlemini dört ana tür üzerine inşa etmiştir:
Melekler (Melâike): Hayr-ı mahz olarak, yalnızca iyilik üzere yaratılmışlardır.
Şeytan ve Cinler: Şerr-i mahz olarak, yalnızca kötülük üzere yaratılmışlardır.
Hayvanlar (Behaim): Hayır ve şerden mahrum, içgüdüleriyle yaşayan varlıklar olarak yaratılmışlardır.
Beşer (İnsan): Hem hayır hem şerre kâdir olan, irade sahibi varlıklar olarak yaratılmışlardır.
Bu düzen içinde beşer, imtihan ve mücadelesi sebebiyle meleklere dahi üstün gelebilecek bir konuma sahiptir. Aksi halde, irade ve sorumluluğunu kullanmadığında hayvanlardan daha aşağı bir seviyeye düşer. Zira hayvanların mazereti vardır, fakat insanın özrü yoktur.
Ademya, işte bu hakikatin sembolüdür.
Ademya, insanın irade ve sorumluluk taşıyan bir varlık olduğunu ilan eder.
Ademya, insanı hayır ve şer arasında tercih yapabilme gücüyle tanımlar.
Ademya, insanın sınırları aşan evrensel yurdudur."
Bu bildirinin özü şudur: Ademya, insanlık varoluşunun hatırlatılmasıdır. İnsan, Ademya’da kendi asli yerini ve sorumluluğunu idrak eder.
Sonuç: Ademya, sınırları olmayan, topraksız, filigran bir devlet olarak insanın yaratılış hikâyesini sahiplenir ve “Beşeriyetin Ortak Yurdu” olduğunu ilan eder.
e-ha
Ademya'nın Yeryüzünde İnsan Varlığının Yaratılışından Gelen Bir Anlamı Var
Ademya kavramı, yalnızca modern bir devlet fikri ya da hukuki bir statü değil; insanlığın yaratılış hikâyesine dayanan derin bir anlam taşımaktadır. Kelime kökeni itibarıyla “Adem ve çocuklarının yaşadığı yer” anlamını barındıran Ademya, aslında insanoğlunun varoluşuna dair felsefi ve teolojik bir çerçeve de sunmaktadır.

22 Eylül 2025, Pazartesi - 16:43